Kocamın pijamalarını giymeye başladığım, göbek deliğimin dışarı pırtlamasına(yüzünü ekşitmekte haklısın, bana da hala çok sevimsiz geliyor:/) çok az kaldığını hissettiğim ve kocamanlığımın zirvesindeki 2. trimesterın sonundan herkese merhaba!
Görüşmeyeli meşhur şeker yükleme testini yaptırdım. Testten önceki son doktor randevumda pek sevgili doktorum bana "Çok kilo aldın, bebek de büyük, suyun da çok, sende gebelik şekerinde şüpheleniyorum." dese de ertesi günkü ölçümde alt sınırda çıkan şeker sonuçlarımı doktorumun faxına tokat gibi çarptığımı düşünüyorum:) Kendisi de telefonda bana "Ne yapıyorsan aynen devam et" diyerek mahçubiyetini bir miktar hissettirdi. Ya da olayı anlatırken kattığım bütün duygular benim uydurmam, doktorumun bundan hiç haberi yok:)
Gördüğünüz üzere artık gerçekten kocamanım ve büyüyecek daha yaklaşık 13 haftamız var. En sonunda neye benzeyeceğim ben de korkarak ve çılgınca merak ediyorum.
Neden olduğunu bilmeden bazı geceler uyanıyorum. Artık hamile yastığı adı verilen o arkadaş(lafın gelişi değil, insan boyutunda bir yastık o) da yatakta bize eşlik ettiğinden ve ben 2 katıma çıktığımdan yatağa sığmıyor olabiliriz, ben baya dayak yiyip bunu hatırlamayarak uyanıyor olabilirim, şişmanlıkan nefessiz kalıyor olabilirim ama bazı geceler uykuma bir saat ara vermem gibi acı bir gerçeğimiz var artık.
Ocak ayında nasıl becerdim bilmiyorum ama isilik olmayı başardım. Şirket sıcak sıcak diye söyleniyordum da, bunun başıma geleceğini açıkçası tahmin etmemiştim.
Hafiften sırt ağrıları hissetmeye başladım. Aslında sırt değilde kalçamda hamlamış kas ağrısına benzer, sanırım buna siyatik diyoruz, ağrılar bunlar. Yorgunken artıyor, dinlenince geçiyor, çekilmez durumda değil.
Braxton-hicks kasılmalarını hissetmeye başladım. Yarımla bir dakika arası rahmim kasılıyor ve karnım taş gbi sert oluyor. Ağrı, acı yok ve kısa sürdüğü için çok rahatsız etmiyor. Hatta rahmimin doğum için alıştırma yaptığını düşünmek iyi bile hissettiriyor.
Küçük oğlum tekmelere tokatlara, karnımı acaip şekillere sokmaya
devam ediyor. Her doktor randevusunda baş aşağı duran miniciğim acaba
30. haftaya yaklaştığımız şu haftalarda aniden ters poziyona geçer mi
diye korkuyorum. 29. haftada bir sonraki randevumuz var, umarım bizim
dayakcı yine baş aşağı duruyodur.
Bebeğin duruşundan
dolayı idrar kesemin hacminin yarım bardağa düştüğünü söylesem hiç
abartmış olmam. 15 dakikalık ev-iş arası yola çıkmadan tuvalete girmemiş
olursam, bütün yolu bir an önce tuvalete yetişmek için dua ederek
geçiriyorum.
Erman'ı sanki hem her zamankinden daha çok sevip ve hem de daha çok üzüyorum. Gece uyanınca mızırdanıp O'nu da uyandırıyorum. Melek ve bitanecik kocam da geceleri hypnobirthing kitaplarından rahatlacı masaj teknikleri okuyup, doğum koçluğu meselesinin derinliklerine dalıyor, ben erkenden koltukta uyuyakalınca üzerimi örtüp, mutfağı toparlayıp beni kaldırıp yatırıyor, karnımı kremliyor. Ne desem nasıl teşekkür etsem az belki ama ben de oğlumuzu karnımda taşıyorum, ne yapsam yeridir diye şımarıyorum.
Daha konuşmak için erken belki ama baba olmak, en az anne olmak kadar zor sanki. Fiziksel olarak herşeyin dışında olup duygusal olarak tam içinde hissetmeye çalışmak kolay değil.
Umarım bütün kadınlar hamileliklerini, onları anlamaya çalışan,destek olan ve kendilerini bu 9 ayın ve
devamının izleyicisi değil oyuncusu olarak gören sevdiceklerinin
yanıbaşında, huzurla geçirirler. ❤
Bu arada, +13 kiloluk bedenimi nasıl giydiriyorum merak edenleri diğer bloguma alalım.
http://fundaucal.blogspot.com/