28 Şubat 2013 Perşembe

28&29&30&31. haftalar


Hamileliğin şimdiye kadarki en zor 4 haftasını geçirdim sanırım. Ürtiker oldum. Sebebini hala bilmiyoruz. Toz, çikolata, ceviz ya da bunların dışında milyonlarca allerjenden biri yüzünden olmuş olabilir. 2 hafta kendimi kanatırcasına, her gece defalarca kaşıntıdan uyanıp, uzun uzun duşta sakinleşmeyi bekleyip, bir insanın kaşıntıdan delirebileceğini düşünerek ve geçer diye umarak ilaç almadan iyileşmeyi bekledim. Ama sonunda doktorumun da önerisiyle bir seferlik kortizonlu serumu alıp, üzerine de iki hafta antihistaminik ilaç ve bir hafta da geceleri uyuyabilmem için sakinleştirici hap kullandım. Kullandığım ilaçların gebelik kategorisi C olduğundan, prospektüste "hamilelikte kullanılmamalıdır" uyarısını göre göre ilacı almak vicdanımı çok rahatsız etse de kaşıntıların insani boyutlara inmesi biraz daha iyi hissettirdi.
Hala kaşınıyorum ve muhtemelen doğuma kadar da kaşınmaya devam edeceğim ama artık daha başedilebilir boyutta olduğu için dayanırım sanıyorum.

Son ultrason randevusunda minik oğlum yine güzel güzel yüzünü, pipisini, neresini görmek istiyorsak orasını gösterdi. Ağzını açtı kapattı ve insanlık için küçük ama bizim için mucizevi o anı bize armağan etti esneyerek

Doktor her randevuda olduğu gibi, bebeğin yaklaşık iki hafta önden gittiğini, suyumun çok olduğunu, bu yüzden karnımın haftasından büyük göründüğünü söyledi. Bir ara bu bebek 38. haftada doğar dedi ve benim panik ve korku dolu bakışlarımla karşılaşınca bunu konuşmak için daha erken, sonra konuşuruz dedi.
Bu bebek bizim bebeğimiz ve eşsiz ve tek biliyorum, canı ne zaman isterse o zaman doğmak hakkı, ne kadar büyük olmak istiyorsa da o kadar büyük olacak elbette ama yine de doğum olayını sorunsuz ve doğal bir şekilde geçirmek için ortalamalardan pek sapmasak iyi olur diye düşünmeden edemiyorum.

Bazı günler bebeğimin elini, kolunu, topuğunu ya da bir parmağını rahim duvarına takıp, çılgınca orayı kurcaladığını düşünüyorum. Canım acıyor ve oturuyorsam kalkıp yürümem, yatıyorsam pozisyon değiştirmem gerekiyor.

Hareketler artık boyut değiştirdi. Dışardan farkedenler inanamıyor, Erman eli göbeğimde denk gelirse bu anlardan birine gözlerini faltaşı gibi açıyor,  ben de içimden "ohoo bu ne ki" diye düşünüyorum. Çünkü en acaip ve en çılgın anları genelde baş başa yaşıyoruz:) Ben ne zaman birine hareketleri göstermek istesem birden bire kesiliyor hareketler. İçerdekinin hınzırca gülümseyerek benimle dalga geçtiğini düşünüyorum:)

Ve artık 32. haftanın içinde olduğumuzdan,  korkularım endişelerim yerini çılgın bir meraka bıraktı. Sapık gibi ultrason videolarını izleyip kendimden geçiyorum. O'nu çılgınca özlediğimden de artık kalan zaman sıkıntısız ve çabucak geçsin, kucaklaşıp koklaşalım istiyorum. Esneme anında gördüğüm o minik dili de yemek istiyorum. Arz ederim.




7 Şubat 2013 Perşembe

Romantik

Oğlum biz seninle ne zamandır, bir deri tabakasının iki yanında. 
El ele, el dize, el ayağa.
Dünyanın en romantik çifti gibiyiz