Demir.
Nasıl her eline geçenin tadına bakmak istiyorsan, bir de gözüne görünen herşeye dokunmak istiyorsun.
Yeni bir odaya girince mesela, kollarını uzatıp bi duvardan öbür duvara ne varsa önünde hepsine dokunuyorsun.
Senin dokunuşun öyle güzel ki.
Sanki bütün ev, Demir bize dokunsun diye nefesimizi tuttuk,bekliyoruz.
Ya da ben yine süt kokusundan sarhoş oldum, olayları çarpıtıyorum.
Ama seni ne zaman aramıza yatırsak, babanın bakışlarında "nolur, elini benim yüzüme uzat Demir" yakarışını okuduğuma yemin edebilirim.
Okur.
Benim Demir için tuttuğum bir günlük var aslında. Kalemle yazılan, gerçek bir defter olan bir günlük. Bu blog Demir'e ithafen değil anneliğe hitaben yazılacaktı aslında ama ne zaman bilgisayarın başına otursam olaylar başka türlü gelişiyor. Hamileliği, doğumu, bebek bakımını, emzirmeyi, bebek alışverişini, gaz çıkarmayı, bez değiştirmeyi ne varsa aklıma gelen anlatmak istiyordum. Çünkü biliyorum ki her bebek, her anne, her hamilelik çok farklı ama benim gibi bebek meselesiyle bebeğini kucağına aldığı anda tanışan, bebek nasıl tutulur, nasıl beslenir, uyutulur, gaz nasıl cıkarılır, minicik bedeni nasıl tasınır, bit kadar burun deliklerinden o kurumuş pislikler nasıl çıkarılır, kağıt gibi ince ve keskin tırnakları nasıl kesilir bilmeyen, eski zamanlardaki gibi bunu göre göre büyümeyen, okul, kariyer, iş güç mesai derken herşeyi bildiğini sanan ama bir bebeği büyütmekle ilgili aslında pratikte hiçbir şey bilmeyen, ve çoğunlukla bir çocuk sahibi olup daha fazlasına cesaret edemeyerek kenara çekildiği için, faydalanacak tecrübeleri bulabileceği kendi kişisel annelik geçmişi olmayan, çok okumuş çok bilmiş, ama annelik hususunda fazlaca acemi ve ilk zamanlar en ufak bir kararı doktoruna danışmadan alamayacak kadar korkak, önce annesinin eski metodlarına burun kıvıran ama sandığından daha kısa zamanda tek otoriteyi annesi olarak kabul edecek o kadar çok kadın var ki.
Dünyanın en unutkan insanı olarak, ben kişisel annelik tarihimin notlarını kendim için tutarken, belki bu notlardan faydalanan da çıkar diyorum ama blog Demir'e sürekli bir ilan-ı aşk girişiminden öteye geçemiyor.
Daha çok yazıp, anlatıp, paylaşmak niyetindeyim, umuyorum başaracağım.