12 Aralık 2014 Cuma

Bibuçuk


Demir'cim. 19 aylık oldun. Çok garip. Yataktan düşersin diye ödümün koptuğu günler dün gibi. Şimdi gözün kapalı, poponu sektirerek, tek ayak üzerinde filan iniveriyosun yataktan. Kendi etrafında dönerek, ellerini yere koyup bir ayağını havaya kaldırıp biraz hip pop biraz semazenvari acaip bir şekilde dansediyorsun, araya serpiştirdiğin 15-20 kelimelik türkçeyi rusça-arapça karışımı gibi tınlayan bir başka dile yedirip baya baya, uzun uzun konuşuyorsun. Sen ağlarken ben sana(bunu nerden öğrendim hiç bilmiyorum) "Oğlum ağlamak istiyorsan, gidip mutfakta ağla lütfen, gürültüden başım ağrıyor" deyince, gidip mutfakta ağlamaya devam ediyorsun(öğrendiğim yere göre ağlamayı kesip, benimle salonda kalman gerekiyordu). Baban akşam zili çalınca koltuktan aşağı atlayıp babaa diye kapıya konuşup şen kahkalarla gülüyorsun. Eve gelen her misafiri elinden tutup, kendi odana götürüyor, oyuncakların başına oturtuyorsun. Çok güzel kalem tutuyorsun. Boyaları, kitapları, kağıtları seviyorsun. Berksan'ın Gel gel şarkısının nakaratına eşlik ediyorsun ve şarkıyı müziğin ilk notasından tanıyorsun(Buna çok şaşırıyorum, çünkü ben tanıyamıyorum). Su birikintilerini hiç affetmeyip illa üzerinde zıplıyorsun. Biri sana hoşuna giden bişey yaparsa, mesela seni kucağına alıp uzun uzun döndürürse, o kişiyi durdurup, annee diye benim o olayı izlediğimden emin olup, sonra tekrar devam etmesini istiyorsun(kendini kucağa aldırıp, kafanı arkaya atarak mesela, konuşarak değil tabi:)) Şımarınca, mesela oyun grubunda balon partisinde, kendini yere atıp çığlık atıyorsun(bunu yapmasan nasıl olur?). Öpüyorsun, sarılıyorsun, kucağımda mayışmaktan hoşlanıyorsun. Bugün düşündüm de. Senden önce baya mutlu bir hayatım olduğunu düşünüyordum. Mutluydum yani. Dünyanın en kusursuz tenine dokunmadığım için, onun eksikliğini hissetmiyordum. En mis kokulu çiçek ne mesela. O kokudan milyon kez daha mis kokan boynundan habersizdim. İçimi eriten mahçup gülüşünü, uyumak için her yeri bırakıp gelip inatla göğsüme yatışını, sen göğsüme yatınca, bütün hücrelerimi tek tek ve ilk kez hissediyormuşum gibi bir saçma ve muhteşem bir his yaşayacağımı ve burnumu başına gömüp, her defasında sinsice gülümseyeceğimi bilmiyordum. O zamanki de mutluluk da işte, cahil bir mutluluk.
Yine teşekkür ederim çocuğum, bütün bu histerik ve çoşkulu ruh hali için.
Yaşadığımı hissettirdiğin için.
Ayak tabanlarındaki kadife katman için.