17 Haziran 2015 Çarşamba

Emzirmek, anne sütü, memeden kesme ve bir annenin bunalımı


Baya bunalımdayım. Ruhum mutsuzlukla dolu. Aslında daha kötüydüm, iyi oluyorum sanırım. Bunu hem konuşup, herkese hissettiklerimi anlatmak istiyorum hem de hiç tam olarak anlaşılamayacağımı düşünüp hiç konuşmadan susmak. Daha önce de satır aralarında bahsetmeden duramadığım üzere emzirmeyi çok seviyorum. Çünkü emzirmek, 30 yıllık hayatımın en mutlu, en işe yarar, en mucizevi, en  büyülü, en gerçek, en acaip, en duygusal, en kendimi bir ağaç gibi doğanın ve evrenin bir parçası hissettiğim, hiç zorlamadan, kendiliğinden akan, yolunu bulan ve bütün hücrelerime mutluluk pompalayan tecrübesi. İki yıl boyunca günde ortalama on kez, litrelerce sütle, gece gündüz çocuğumu beslemekten tek bir an, bir küçücük an bile sıkılmadım. Yorulmadım. En ufak fırsatta mızırdandığım kocama gece defalarca emzirmeme rağmen uykusuz kaldım diye söylenmedim. Hastalıklı ve biraz ürkütücü geliyor bazı kulaklara bu açıklama hissediyorum. Ve bunu hem anlıyor hem de hemen arkasından hiç anlayamıyorum. Anne sütü hayatım boyunca varlığından haberdar olduğum en mucizevi ve kusursuz besin. Küçük ve savunmasız bir yenidoğan için bile, ve hatta özellikle onlar için muhteşem. Israrla aksine dair birçok söylentiye maruz kalsak da, bacakları kucağınızdan sarkan 2 yaşındaki çocuğunuz için de hala en et sulu ve sebzeli çorbadan daha besleyici ve koruyucu. Ve ılık, ve temiz, ve kolay, ve bedava. Ve emzirmenin içinde dokunmak, koklamak, tanımak ve güvende hissetmek var. Huzur var. Bunun üzerine kitap yazabilirim. Her neyse. Olaylar gelişti ve benim tatlı çocuğum zaten önüne koymasak pek aramadığı yemeklerin yüzüne hiç bakmaz oldu ve hayatının geri kalanını memeye yapışık geçirmeye karar verdi. Ben de akabinde, hiç istemeyerek artık emzirmeyi sonlandırmanın vakti geldiğini kabul ettim mecburen. Azaltarak kesmeye o kadar halim yoktu ki. Resmen pedagogdan randevu alıp, izin isteyip(!), ben hiçbir şey sürmeden, tiksindirmeden ve azaltmaya çalışıp uzatmadan birden keseceğim nolur olmaz demeyin dedim. Olmaz dedi. Bir öğün bile azaltsan her gün ve bu kadar sık emzirirken bu değişim senin için farkedilir olmasa bile , Demir için hissedilir olur dedi. O konuştu, ben konuştum tamam demek zorunda kaldım ama ikna olmadım. Demir yine uyanır uyanmaz, öğle uykusundan hemen önce ve hemen sonra ve akşam yemek için sofraya oturduğumuzda ben ilk lokmamı ağzıma aldığımda ve diğer başka bir sürü anda meme diye tutturacak, ben hayır desem de oyalasam da bir seferlik atlatsam da ertesi gün aynı tas aynı hamam olacaktı. Çok enteresan bir şekilde olmadı. Bu hikayeyi bana başka biri anlatsa, bir yerleri atlıyor diye düşünürdüm. O görüşmeden sonra Demir'e meme vermeyi her reddettiğimde(sen artık büyüdün bizimle yemek yiyeceksin meme emmeyeceksin, abi oldun iki yaşını bitirdin, abiler meme emmez, bak ömer abiye çağan abiye, bebekler meme emer bak Berene, sen şarkı söylüyorsun, okula gidiyorsun sen çok büyüdün artık gibi sözel, ya da meme diyen çocuğa süt mü ayran mı diye sorarak kafa karıştırmalı ve ya da talep anında kuş uçtu, kamyon nerde, at arabası mı o gelen gibi hedef şaşırtmalı gibi yöntemlerle) neredeyse başarılı oldum. Artık meme yok dediğimde açıp işte burda dediği için ilk günden o saçma söylemi bıraktım. Demir birkaç kez ağladı, her gün istemekten vazgeçmedi, aç olduğu için saçma sapan şeylere sinirlenip, olmadık tepkiler verdi.Uykular en zoruydu. Demir emziği bırakmış gibiydi ve ben memeden kesme işi bitmeden bırakmasını istemiyordum. Uykudan önce meme istediğinde, yine su, süt, ayran teklif ettik, genellikle suyu kabul etti. Sonra emziğini alıp uyudu. Gece uykuda emziği için önce gece uykuda emzirmeye devam ettim. Ama azaltmaya da gayret ettim. Bir kere emziriyorsam, ikincide su verip uyutmaya çalıştım. Çok şaşırtıcı bir durum benim için ama uyudu. Yarın azaltma girişimine başlamamızın üzerinden tam iki hafta geçmiş olacak. O görüşmeden önce günde minimum 7 kere emzirdiğim çocuğumu önce günde iki kere, sonra sadece bir kere emzirmeyi becerebildim. Son 42 saattir hiç emzirmedim. Kesmeyi başardık sanırım. Demir için biraz zorlu benim için baya bunalımlı bir iş oldu. Demir bu iki haftada, her zaman yediğinden de az yedi. Ve ben çocuğum yemezken, sütle dolup beton gibi olmuş göğüslerim de psikolojimi ve kararlılığımı bozarken defalarca vazgeçip, Demir'i kucağıma alıp emzirmek istedim. Yapmadım. Dün gece ağrıdan uyuyamayıp, son kez biraz süt sağdım ve iki haftanın sonunda ilk kez bu akşam buz koymadan, sağmadan rahatça uyuyabilecek duruma geldim.Yarın ne olur bilmiyorum. Demir için memede geçen bu 25 ay 11 gün yeterli olmuştur umarım. Benim için yeterli olmadığı kesin. Nerede bebeğini emziren bir anneye boynu bükük ıslak gözlerle bakan, ya da dayanamayıp aralarına girip o huzura ortak olmaya çalışırken köstek olan bir manyak görürseniz o benim. Artık hikayemi biliyorsunuz. Hoşgörün.