Geçen sene bugün. Hamileliğimin 41. Haftası. Tam olarak
40+4. 38. Haftadan beri her an doğuracağım diye bekliyoruz. Herkesin gözü
göbeğimde. Haftalardır vücudumu dinliyorum ama defalarca okuyup, dinlediğim
hiçbir doğum sinyali yok. O kadar uzun zamandır bekliyormuşum gibi geliyor ki
artık birkaç hafta önce düşündükçe tansiyonumun düştüğü, dizlerimin titrediği
normal doğum gerçeği canımı bile sıkamıyor. Çılgınca ve hemen karnımdaki
bebeğimi kucağıma almak istiyorum. Doktor tavsiyesi üzerine günde iki kez yarımşar
saat yürütülüyorum. Hızıma yetişemeyen annem ve sevgilim sürekli nöbet
değiştiriyor. 13. Kattaki evimize merdivenden çıkıp, merdivenden iniyorum. Dik
ve mağrur ve hala inadına gökyüzüne uzanan göbeğime baktıkça bu yaptıklarımız
çok saçma geliyor. Ama o kadar sabırsızım ki artık bütün çılgınlıkları yapmaya
hazırım(şimdi aklımdan not: eninde sonunda doğuracağım, içimde kalmayacak minik
yavrum, sakin!). O gece hıdırellez. Annem, yürüyüşlerden, o kadar merdiven inip
çıkma sonucu hamlayan bacaklarıma inat hiç oralı olmayan göbeğimden umudu
kesmiş, umudu Hıdıra bağlamış. Hepimizin eline kağıt kalem tutuşturup
dileklerimizi çizmemizi istiyor. Tabi ki dilekler hep aynı. Kucaklarında
Demir’le gülümseyen Funda, Erman. Gece yarısı anneler inip gül ağacına gömüyorlar
dilekleri. 6 mayıs oldu artık. Biz de, bugün de doğuramadım diye yatmak için
hazırlanıyoruz.
Tuvalete gidiyorum ve bana aylar gibi gelen günlerdir
beklediğim işaret. Nişan geliyor. Ağrısız ve düzenli kasılmalarım da var. Zaman
tutuyoruz 9 dakikada bir. Ama hiç ağrı yok. O kadar mutluyum ki. Sonunda girdik
o yola. Bir şekilde kucaklaşmamız artık çok yakın. Nişanın da bu sıklıktaki
ağrısız kasılmaların da acil doğum belirtisi olmadığını biliyoruz ama sonunda
bu noktaya gelmiş olmanın heyecanı ile doktoru arıyoruz. Vurun kafayı yatın
diyor doktor. Hevesimiz kursağımızda ama gözler cin gibi yatıyoruz. Anneler
heyecan yapmasın diye onlara bir şey söylemiyoruz. Birkaç saat kanama hafif de
olsa devam edince yine dayanamayıp yine doktoru arıyoruz. Doktor istediğimiz
zaman hastaneye geçebileceğimizi, sabah gelip kontrol edeceğini söylüyor.
Anneleri kaldırdık. Çantamızı aldık. Pilates topunu bile aldık. Sabah 5te
hastaneye geçtik.
Sancılar biraz daha şiddetlenmeye başlanmıştı artık. 8:30da
doktor geldi. Açılma var mı kontrol etti. Yoktu. Açılma başlasın diye rahim
ağzına ilaç koydu. Lavman yapıldı. Doktor gitti. Sancılar biraz daha
şiddetlendi. Ama dayanılmayacak gibi değildi.NSTde sancı şiddetinin 70-80
civarını gösterdiği zamanlardı. Öğlen doktor tekrar geldi. Açılma başlamıştı.
Sezin geldi. Sezin geldiğinde sancılardan canım yanıyordu. Çok çaktırmamaya
çalışıyordum. Annemler geç gelsinler bizimle o kadar uzun hastanede
beklemesinler istemiştik ama öğlen artık durdurulamaz olmuştu annem, hastaneye
öğlen 1 gibi geldiler. Duş almak istedim. Banyoya girdim. Sancı geldiğinde
zorlanıyordum ama duş iyi gelmişti. Çıktım, kurulandım. Artık doğum odasına
geçmiştim. 14:00 de anestezist geldi.
Epidural takıldı. Hiç hoşuma gitmedi o his. Belime bir metal kablo sokup bir an
elektrik vermişler gibi. Ama ilaç verilmeye başlanmadı. İstemedim. Daha
dayanabilirmişim gibi geldi. Ama eninde sonunda anestezi isteyeceğimi
düşünüyordum. Kendimi hiç epiduralsiz doğum yapabilecek kadar cengaver
hissetmedim(şimdiki aklım olsa kesin denerdim).
Sancılar gittikçe
şiddetleniyordu. Sanırım o vakitten sonra hep nstye bağlıydım. Sancı şiddetinin
100-120 civarını gösterdiğini hatırlıyorum. Hala anestezi almamıştım ve zor
olsa da dayanıyordum. Pek sesim çıkmıyordu. Ah belim filan diye inliyordum sessizce.
16:30da tekrar doktor geldi. Muayene sonrası açılmanın beklediğinden iyi
olduğunu söyleyip baya keyiflendi. 6-7 cm açılma vardı. Doktor neden hala epidural almaya başlamadın,
boşuna acı çekiyosun dedi. Dayanıyorum, normal süreci çok etkilemesin istiyorum
dedim. O sırada doktor gülümseyerek, ya ne gerek var gibi bişiler söyleyerek
ilacı vermeye başladı. Ve sonra gitti sanırım. Sanırım, çünkü bende sonrası
yok. Bayıldım. Baya baya bayıldım. Gözüm karardı. Yatakta yattığım için
düşmedim ama olduğum yerde karanlık ve sessizlik içinde yalnız kaldım. Ne kadar
zaman sonra bilmiyorum gözümü açabildim biraz. 16:30a kadar telefonuma saat
saat neler olduğunu not almışım. O saatten sonrası yok. Annem, Erman, hemşire
başımda. Herkes bembeyaz. Sancılar durmuş. NSTde tık yok. Herkes korkak, panik
halde. Bişeyler duyuyorum ama hayal gibi. Anestezist gelmiş. Doktor da gelmiş
sanırım. Tek net hatırladığım annemin yüzü. Çok çok korkmuş ama çaktırmıyor.
Hala O an, O’nu o kadar korkuttuğum için kendimi çok mutsuz hissediyorum.
Resmen epidural doğumu durdurmuş. İlaç fazla geldi, kalıbına güvendik, suni
sancı gibi gerçek olmamasını umduğum bölük pörçük şeyler duyuyorum. Çok
yorgunum, hatta kendimde bile değilim ama neden bilmiyorum hiç mutsuz değilim o
an. Ne olursa olsun az kaldı, kucaklaşacağız diyorum. Bir yolunu bulacak, oğlum
içimden çıkacak. Daha önceden suni sancı istemiyorum diye ısrar etmeme rağmen,
hali hazırda elimizde olan benim güzel ve doğal sancılarım verilen epiduralle
yerleyeksan olduğundan bana haber bile verilmeden suni sancı verilmeye
başlanıyor. Bu ne diyorum. Neyseki cevap veriyorlar. Biraz sonra tekrar
sancılar başlıyor. Ama öncekilerden çok daha acılı, çok daha yoğun. Yine de
mutluyum. Az kaldı, biraz daha dayanacağım, oğlumu kucağıma alacağım. Bu kez de
bu sancılara dayanayım diye tekrar anestezi vermeye başlıyorlar. Bu kez yavaş
yavaş tabi. Tam hatırlayamıyorum değerleri ama ilk seferde birden 30 birim
verdiyse, bu kez 5, 10, 15 diye yavaş yavaş artırarak veriyorlar. Saatini hatırlamıyorum ama yavaş yavaş baskıyı
hissetmeye başlıyorum ve ıkınmak istiyorum.
Kollarımdan tutup beni yürütüyorlar.
Sancılar şiddetleniyor şiddetleniyor. Belimin çok çok ağrıdığını hissediyorum.
Ama sanırım sancılar arasından biraz uyukluyorum. Saat 8 gibi açıklık 10 cm
oluyor. Ama doktorun biraz mutsuz olduğunu hissediyorum. Ikınmama izin
vermiyor. Ben ıkındıkça Demir’in kalp atışlarının yavaşladığını söylüyor. Ve
bunu duyduktan sonra ben kendimi çılgınca kasıp ıkınmamaya çalışıyorum. Doktor
muayenede demirin saçlarına dokunduğunu ama yeterince aşağı inmediğini
söylüyor. O an ve aslında hala 10 cm açıklıkta, saçlarına dokunulan bebeğimin
daha ne kadar aşağı inmesi gerektiğini anlayamıyorum. O kadar yorgunum ki
artık. Bir kez de yorgunluktan bayılmadan oğlumu kucaklamak istiyorum. Ben 10
cm açıklıkta tam 3 saat, biraz yürüyüp, biraz inleyip, biraz kusarak
bekliyorum.
O 3 saat nasıl geçti hala hiç bilmiyorum. Sonra doktor 11 gibi
yanıma gelip ben daha fazla risk almak istemiyorum sezeryan yapalım diyor.
İnanamıyorum. Sanki bana uğraşalım dese o yorgunluğa rağmen 24 saat daha
uğraşmalıymışım gibi hissediyorum. Ama o halde, o kadar ilaca maruz kalmış,
saatlerdir doğum sancısı çekmiş ve bir kez ayılıp bayılmş bir 41 haftalık gebe
olarak hayır ben alırım o riski devam da diyemiyorum. Ben kim risk almak kim o
anda. Doktordan, anestezistten, o empati yoksunu hamile hemşireden bir an
nefret ediyorum. Evde ebeyle doğursam daha iyiydi gibi bişiler düşünüyorum. Tamam
diyorum tamam. Benim tamam demekten başka bir seçeneğim yok şu an.
Anestezist
hastanede olmadığı için onu bekliyoruz. Önlüğü giydiriyorlar, sedyeye
yatırıyorlar. Bu ihtimali hiç düşünmemiştim. Sezeryan prosedürü ne, nerdeyse
hiçbir fikrim yok. Ermanla birlikte o yeşil örtülerle kaplı beyaz ışıklı soğuk
ameliyathaneye gidiyoruz. Bütün vücudumu silip, sallıyorlar. Hala bunu ne için
yaptıklarını bilmiyorum. Açıp okumadım, kimseye sormadım. Unutmak istiyorum
sanırım. Bana bir daha bu kez de sezeryan için anestezi veriyorlar. Önüme
perdeyi çekiyorlar. O kadar yorgunum o kadar yorgunum ki.
Sarhoş gibi
sayıklıyorum.
Allahım nolur oğlumun çıkışını görmeden uyuyakalmayayım.
Anestezist benimle sürekli konuşup bir ara bana sakız çiğnetiyor. Sonra Ermana
makine hazır mı filan gibi bişiler diyor ve ben O sırada, hiç o kadar çabuk
beklemezken hayal gibi havada oğlumu görüyorum. Saat 23:46.
Görüntü hayal gibi
ama ses sonuna kadar gerçek. O kadar çok ağlıyor ki. Sayıklıyorum o sırada
resmen. İyi mi diyorum. Herşey tamam mı? Oğlum çıktı mı, aşkım nerdesin,
allahım ne çabuk bitti. Oğlum. Oğlum, oğlum.
Çocuk doktoru baya bişi anlatıyor
orda bana hiçbirini hatırlamıyorum. Oğlumu temizleyip giydirip yanıma
getiriyorlar, yanağıma dokunuyor ıslak, ılık yanağı. Susuyor.
Oğlum.
Merhaba.
Çok yoruldun, özür dilerim.
Vücudumum hiçbir noktası üzerinde o kadar etkim yokki oğlumu öpmek için dudaklarımı
zor uzatıyorum küçük suratına. Resmen sarhoşum. Resmen aşırı dozda tıbbi
müdahale zehirlenmesi yaşıyorum. Demiri odaya götürüp, benim yorgun ve bitik
bedenimi de temizleyip toparladıktan sonra beni de yanına çıkarıyorlar. Baygın
ve çok mutluyum. Buruşuk, kıllı oğluma bakıp Allah’ım ne kadar tatlı diyorum.
6 Mayıs. Hıdırellez. Hayatımın en zor, en yorucu, en
benzersiz, en canımın burnumda, en
muhteşem günü.
Saatini birtakım tıbbi müdahalelerle biraz kaydırdık ama, 6
Mayıs küçük bebeğimin dünyaya gelmeyi seçtiği gün. Hıdırellezin bana hediyesi.
Benim bahar bayramımın adı Demir.
1 yıl sonra bile bu yazıyı yazarken burnumun direği sızlıyor
be okur. Tüm hamilelere bebeklerine sağlıkla, mutlulukla bir avazda kavuşmalarını
dilerim. Tüm baba adaylarına kendilerini hiç çaresiz hissetmeyecekleri, tüm
anane, babaanne, dedelere ve tüm doğumhane kapısı ardında bekleyenlere korku
içinde değil mutlulukla bekleyecekleri bir doğum dilerim. Bu dünyanın en eşsiz
ve en zor ve en muhteşem tecrübesi.
Bunu yaşamadan ölmeyi hiç istemezdim.
Teşekkürler Demir.
Minik bebeğim.
Doğum günümüz kutlu olsun.
Belki geç olmuş ama çok içten çok etkileyici olmuş hemen yazılmış olsa tüm duygular böyle samimi yazılmayabilirdi..Çok zor bir doğum hikayesi ama Demir şuan sizinle ve sağlıklı bu faktörler tüm acıları nasıl oluyorsa unutturuyor..İyiki doğmuş Demir nice güzel yaşlara inşallah Allah onu sevdiklerine bağışlasın..Defalarca burun sızladı yaş mı yaş akmadı sadece göz içinde kaldı daha bu duyguyu tatmamışken bu duyguyu yazınızla yaşatmanız tebrik ederim size bunları yazdıran Demir i öperim hep birlikte olun sevgiler Sena
YanıtlaSilsabah sabah benim bile burnumun dileğini sızlattın funda, hatta göz pınarıma küçük bi damla yerleştirdin... tekrar doğumgününüz kutlu olsun, minik sevgilin hep gülsün <3
YanıtlaSilsabah ofiste tüylerim diken diken aglamama neden oldugun için sana kızamıyorum Funda. Demir'i o kadar benimsedim o kadar sevdim ki, yazını okurken onun ne kadar yıprandığını düşünerek içim acıdı. Kendi doğumum gözümün önüne geldi. Kendi annemi düşündüm. Doğumhanede ben ıkınırken eşimin hiç unutmadığım endişeli yüzü geldi aklıma. ah Funda ahhh çok muhteşem bir yazı yazdın. İyi ki de yazdın. Ama lütfen bir daha çocuk yaparsan o doktora gitme. O hastaneye de gitme, lütfen.
YanıtlaSilFundaa 1 yıldır bu hikayeyi bekledim yaşadıkların gerçekten gözlerimi doldurdu sağlıklı sıhhatli kavuşmanız en büyük mutluluk. sen ilkkez doğum yapıyorsun ama hastanede çalışanlar için doktor için sadece bir rutin haline gelmiyor mu doğum çok üzücü gerçekten kendimi senin yerine koyuyorum da offf diyorum.gerçekten bir mucizeye tanıklık etmişsiniz. Demir adı gibi çok güçlü çıkmış bu hikayeden. Allah sizi birbirinize bağışlamış ve hepte bir arada mutlu huzurlu bir yaşam diliyorum Demir oğlana nice şanslı bol mutlu yılları olsun inşallah.
YanıtlaSilFunda'cım, 16 haftalık bir hamile olarak..Hamile kaldığımı ilk anladığım andan itibaren hafta hafta tüm yazılarını okudum, okuyorum..Bu doğum yazısı beni o kadar çok etkiledi ki, gözlerim dolu dolu okudum...Normal doğum isteyen biri olarak inşallah çatır çatır bir avazda doğurmayı nasip eder yüce Rabb'im...Güzeller güzeli Demir bebek de annesi ve babası ile birlikte daha nice mutlu, sağlıklı, sevgi dolu yıllar geçirir..
YanıtlaSil11 haftalık hamileyim , iş yerindeyim, hassiyetimin en yoğun günlerinde-aylarındayım ve ben Demir yavrunun ve onun kadar güçlü annesinin doğum hikayesini okurken gözyaşlarıma hakim olamıyorum...
YanıtlaSilUzun ve çok huzurlu bir ömrünüz olsun güzel aile..
Her dogal seye oldugu gibi, yolunda ilerleyen guzelim dogumlara da bir sekilde mudahale edip mahveden insanoglu.. seni uzmek icin yazmadım ama hic de anlamadim neden neden.. ben de hicbisey yokken 38.5 da suni sanci ile yatirilip aksama dogurursun denip', 15 saat sancidan sonra sezeryana alınan bi anneyim. Simdi 2. yi bekliyorum. 38 haftamdayim. Kafamda sorular sorular, umutlar hayaller..Tek istegim saglikla gelsin oglum. Ne mutlu ki size de saglikla kucaklasmissiniz. Cok da guzelsiniz. Masallah size.. Tugba D.
YanıtlaSilben de burnumun ucu sızlaya sızlaya okudum. ne güzel bir günde doğmuş Demir oğlan, iyi ki var, iyi ki bizim de hayatımızda:) Yeni yaşı kutlu olsun, sağlıklı ve huzurlu bir ömrü olsun inşallah kuzunun, öptüm sizi:))
YanıtlaSilAnnelere ekstradan bir guc sanirim daha ilk gunden geliyor senin de dogum hikayenden anladigimiz kadariyla! Demir cok sansli ters giden bircok seye ragmen pes etmeyen bir anasi oldugu icin.. Ve bizler de sansliyiz bizlere acilan bu ozel pencereden hayatinizin bazi kisimlarina misafir olabildigimiz icin :)
YanıtlaSilDemir cok yasasin, anasiyla babasiyla, umutla, mutlulukla..
Şu kadın doğum doktorlarından bir tek ben nefret etmiyorum galiba. bana da o müthiş acılı çatı muayenesi sonrası- neden bu kadar acılıydı hala merak ediyorum- sezeryan endikasyonu koyan ve sezeryan için gün veren doktoruma 'peki bu arada acil bir şey olursa' dediğimde hafta sonu ve mesai dışında beni aramayın demişti. Ama 37. haftadan sonra başka bir doktor bulamayacağımı düşünüp paşa paşa sezeryan günümü bekledim. Acil bir şey olmadı neyse ki. amaaaan neyse ya bebeler sağlıklı ya... keyifler de yerinde böyle olunca...Nice nice mutlu, sağlıklı yılları olsun Demir'in...
YanıtlaSilzatenn duygusalım funda okumamk ıcın dırendım aglaırım dedım , yo yo sonuna kadar dırendım aglamadım o duyguların ne demek oldugunu hıssedıp cocugum olmadan bole hssetmeme agladım tanrım zorda osla ne guzel bır duygu acaba ben de yasayabılecek mıyım ,acaba funda kadar guclu olabılecek mıyım dıye agladım yorum yapmaya bıle gucum yoktu gozlerım hala yaslı zaten bozuk olan anlatım bozukluğum kendını kaybetmıscesıne davranabılır bu satırları yazarken ... umarım benımde seızın gıbı guclu ve mutlu bır aılem olur :)
YanıtlaSilŞuan heryerim diken diken ne yaptınız bana ya offf anneler okumalı ama ortalık yerde değil çünkü ağlama garantili uyarı yapalım lütfen seni çok seviyorum ve ben neden yazmadım yazmaliyim diyorum.canim çok zor olmuş muhteşem bir annesin sen muhtesem
YanıtlaSilAy ağlattın beni, Canım Demir çok şanslı, çok güzel, çok şanslı bir hayatın olsun boyunca. Nice mutlu yıllara hep beraber:)
YanıtlaSilYine harika bir yazı olmuş. Gözlerim dolu dolu okudum
YanıtlaSilFundacım bayıldım hikayene. Gözyaşlarımı tutamadım.
YanıtlaSilhttp://aysekizilyaziceran.blogspot.com.tr/ bloguma desteğini bekliyorum
Bu hikayenin bir de ufak da olsa benim tarafi da var: funda bana hastaneseyiz diye yazınca duramadım sirkette. Neden gittiğimi bilmiyorum, napabilecegimi de bilmiyorum, nasıl yardımcı olabilirim, ufacık yardim etsem, susmamışlarsa su alsam onlara, bir sekilde yardımım dokunsa, allah Demir geliyor gibi seyler düşünüp zip zip ziplayarak gittim hastaneye:) Funda ve Erman sabırla beklemeye calisiyorlar, Erman Funda'nin belini ovuyor, Funda'da bir dinginlik var ama benim tanıdığım funda sabırsızin onde gidenidir. Içimden herhalde cocuk sahibi olmak böyle birşey diyorum, insana bir coolluk geliyor:) neyse olaya hiçbir sekilde katkım
YanıtlaSilolamayacağını sinirip şirkete geri donüyorum, ama gözüm sürekli telefonda. Herhalde is çıkışına kucuk beyimiz anasının rahat göbeğinden çıkar, aksam görmeye gideriz diye düşünüyorum. Saat 6 hala haber yok. Korkarak Erman'i arıyorum, Erman'in sesi gergin ve endişeli. Hic gelmeyin diyor, ne zaman doğayı belli degil, ben sana haber veririm diyor. Kabullenmekten baska şansım yok:( Keske bana sen de gel ıkın da çabuk gelsin deseydi, koşarak giderdim. Sonra tüm gece elim, kulağım telefonda geçiyor, sonra uykuya mutsuz bir sekilde teslim oluyorum. Gece normalde hic uyanmam ama aklım Funda'da oldugundan cok kez uyanıp tele bakıyorum, arayan soran yok:( derken 06.45'te beklenen mesaj geliyor. Ben zinnn diye ayağa kalkıyorum, ellerim titriyor, Mutaz'i korkutmamalı icin napcamo bilemeyip mutfak balkonuna çıkıp fundayi arıyorum. Bu arada gün doğusu o kadar guzel ki.. Funda'dan tüm detayları alıyorum ama yine yerimde duramıyorum. Funda bana fotograf yolluyor, ben fotografı seviyorum:))) tabii arada Mutaz'i uyandırır fotografı gösteriyorum:)) sonuc olarak zor bir dogum yapan arkadaşımla gurur duyuyorum, bunları herhalde anne olunca daha iyi anlarım ☺️ Demir, hepimize cok iyi geldi ❤️ Sağlıklı, mutlu, huzurlu yasasın yeğenim ❤️❤️
Kabullenmekten baska şansım yok:( Keske bana sen de gel ıkın da çabuk gelsin deseydi, koşarak giderdim. Sonra tüm gece elim, kulağım telefonda geçiyor, sonra uykuya mutsuz bir sekilde teslim oluyorum. Gece normalde hic uyanmam ama aklım Funda'da oldugundan cok kez uyanıp tele bakıyorum, arayan soran yok:( derken 06.45'te beklenen mesaj geliyor. Ben zinnn diye ayağa kalkıyorum, ellerim titriyor, Mutaz'i korkutmamalı icin napcamo bilemeyip mutfak balkonuna çıkıp fundayi arıyorum. Bu arada gün doğusu o kadar guzel ki.. Funda'dan tüm detayları alıyorum ama yine yerimde duramıyorum. Funda bana fotograf yolluyor, ben fotografı seviyorum:))) tabii arada Mutaz'i uyandırır fotografı gösteriyorum:)) sonuc olarak zor bir dogum yapan arkadaşımla gurur duyuyorum, bunları herhalde anne olunca daha iyi anlarım ☺️ Demir, hepimize cok iyi geldi ❤️ Sağlıklı, mutlu, huzurlu yasasın yeğenim ❤️❤️
YanıtlaSilNe de güzel yazmışsınız. Ben 17 saat süren normal doğum (anestezi almadan) sonunda oğlum Ateş'e kavuştum. Doğum hikayemi de www.atesveben.com blogumda paylaşmıştım. Şimdi benzer bir hikaye okuyunca hoşuma gitti. Önemli olan sağlıkla bebeklerimizi kucağımıza almak. Her şey gönlünüzce olsun.
YanıtlaSilSevgili Funda arada bir bloğunuzu okuyan bir Anne olarak yazıyorum. Size bu işkenceyi daha fazla para kazanabilmek amacıyla yapmışlar. Doğum yapacak olan anneye öncelikle tek yapılacak şey onu sevmek, strese sokmamak, elini tutarak doğum sancılarını hafifletmektir. Doğum yapmakta olan kadın gül gibi olur tıpkı bebek gibi. Onu korkutacak, strese sokacak, canını yakacak, hayati tehlikeye sokacak kadar çok işkence yapılmaz. Bunu yapanlar maalesef doktor değil vahşi kapitalizmin para gözlü kasapları. Yaşınız itibariyle ki psikolojik olarak da kendinizi fazlasıyla normal doğuma hazırlamış biri olarak resmen size tuzak kurmuşlar. Uzunca bir süre işkence ederek vücut ve psikolojik direncinizi kırmışlar. Acilen dava açmanızı öneririm. Sırf bu yaptıklarından ötürü hem maddi - manevi tazminat davası, hem de suç duyurusunda bulunmanız gerekir. Size anestezi verilirken ve sezeryan yapılırken imzalatılan kağıtların hiç bir hukuki yaptırımı olamaz. Bu söylediğimi lütfen ciddiye alın ki ibret olsun. Av. Elif
YanıtlaSilbu blog, tam da bu postla özünü bulmuş funda bebegim, anaların en hası, en cengaveri <3
YanıtlaSiltabi demir hicbirzaman anne olamıycak, ama bu yazıyı okuyunca kocaman bi ohaaaaa! ulan anneme neler cektirmişim daha dogmadan diycek! ve koşup sarılcak sana en sıcagından ^^
resmen gozlerim dolu dolu ve tıpkı bana ilk anlattıgında yasadıgım aynı hisleri tekrardan yasayarak okudum. cok güzel bi hikaye yeaaa, dur ben bidaha fotograflara bakıp aglıycam hazır Ela uyuyoken:)
<333333
her hıkayede aglarım...:) bahtı acık olsun saglıkla buyusun kuzu..
YanıtlaSilmutlu seneler
Yine harika yazmışsınız..Blogunuzla hamileyken tanıştım,o yüzden benim için yeri ayrı olan bloggerlar arasındasınız.Zevkle ve merakla takip ediyorum.Sevgiler:)
YanıtlaSilYorumlardan anladığım kadarıyla yazıyı okuyup da duygulanmayan yok. Beni de hiç beklemediğim anda beklemediğim kadar ağlattı bu yazı. Çok güzel, çok anlamlı...tebrik ederim...
YanıtlaSiliki kere doğum yaptım. sizinkini okuyunca üçüncüyü de yaptım sanki :)
YanıtlaSilAnalı babalı, sağlıkla büyüsün yavrunuz..
allah analı babalı büyütsün çok tatlı bebeğiniz var. :)
YanıtlaSilnice yıllara. bloğuma beklerim ben de
YanıtlaSilmommyslifetime.blogspot.com
Ama ben yazıyı ağlayarak okudum nasıl güzel anlatmışsınız çok duygulandım
YanıtlaSileda
Tüm güzellikleriyle darısı başımıza ... https://bebegimolsunistiyorum.wordpress.com adresine bekliyoruz. Takibe aldık :)
YanıtlaSil